Orta metraj 6 filmden oluşan Japon gore serisi Za Ginipiggu, genelde süregelen bir hikayesi olmayan, sadece gore üzerine kurulmuş, ama filmlerinde merak unsuru da barındıran bir seri. Benim en sevdiğim seri olma özelliğini taşıma sebebi, Hayao Miyazaki ile birlikte taptığım iki mangaka'dan biri olan Hideshi Hino (ailesi gerçek yakuzadır ayrıca) Çizdiği mangalar seriye esin kaynağı olmuş, serinin iki filmini de bizzat kendisi yönetmiştir. (serinin en iyi filmleri)
|
Hideshi Hino |
Yapıldığı döneme bakılırsa efektleri son derece gerçekçi, hele bazı sahneler neredeyse gerçekten ayırt edilemiyor. ( Japonların teknolojideki aşmışlığını tartışmaya bile gerek duymam) Buna rağmen sahte olduğu her açıdan belli birçok sahne de var, ama iyi olan sahnelerin arasında eriyorlar çoğu zaman. Ayrıca serinin bir özelliği de baştan sona doğru hem konu, hem efektler açısından iyileşeceğine kötüleşmesi. İlk filmden son filme doğru bakıldığında süreler uzuyor, ama özellikle son iki film, hem konu, hem de efektler açısından diğer 4 filmle yarışamaz, hatta aynı kulvarda dahi olamaz. Hele de Hino'nun yönettiği iki film olan Flower of Flesh and Blood(bloguma da isim kaynağı olan) ve Mermaid in a Manhole ile aynı seride olmaları bile absürd bence.
|
Lullabies of Hell/Hideshi Hino |
Seriyi Japonya dışında da ünlü yapan şey tabii ki söylentiler ve Charlie Sheen olayı. İkinci filmin bir snuff olduğuna inanıp ( çok safmış ya da dikkatli izlememiş, koşa koşa FBI' ı aramadan önce insan bir dikkatlice izler. Eğer ortada bir reklam amacı yoksa saçma bir davranış, çünkü adam kızı keserken derinin aslında plastik olduğunu farketmemek çok zor) Zaten Hino'da bu suçlamalardan muzdarip, bir yandan ünlü oluyor film ama, ceremesini her zamanki gibi yapım ekibi çekiyor ( Ruggero Deodato vakası 2 ) Hatta sırf bu saçma sapan dedikodular yüzünden ikinci filmin çekim aşamaları da documentary şeklinde yayınlanmış, böylece tartışılacak birşey de kalmamıştır.
Seri, aslında gore sinemanın yanında, altyapılarıyla birbirinden farklı türlere ait filmlerden oluşuyor. Filmlerden ikisi komedi ağırlıklı, yani özellikle mizah, bir parça da kara mizah yansıtılmış. Yani amacının korkutmak değil, güldürmek olduğu gayet açık. Bunun yanında 4. film olan Mermaid in a Manhole, tamamen bir aşk hikayesi ve bir adamın trajedisi üzerine kurulmuş. Yani, farklı türlerdeki filmlerin ortak noktası gore sadece. Diğer yönlerden tamamen bağımsızlar. En berbat nitelenen filmde bile ince bir ayrıntı bulup dikkatimizi çekebilecek noktalar bulunuyor. Benim en sevdiğim taraflarından diğeri de filmlerin uzun metraj kasmak yerine orta metraj çekilmesi. Korku/gerilim vs. ne derseniz deyin bu tarzdaki filmlerde insanı en çok sıkan nokta bana göre katil ve kurban/kurbanlar arasındaki gereksiz kovalamaca-koşuşturmacalar. Uzun metraj takıntısı yüzünden gereksiz uzatılan sahneler ve araları doldurmak için girilen uzun mekan görüntüleri, filmi uzatıyor, ama heyecanını da bir yerde bitirebiliyor. En kestirme yoldan 60 dakika sürebilecek ve her saniyesini seyirci gözünü ayırmadan izletebilecek birçok film, o gereksiz dakikalar yüzünden sıkıcı damgası yiyor.
Filmleri tek tek yazmadan önce bu ön bilgileri vermek istedim. Uzakdoğu sinemasını her zaman bu tip sinema eserleri söz konusu olduğunda daha özgür buluyorum. Zaten o manga ve hentaileri yaratan bir milletten de başka birşey beklemek saçma olur. elbette yaratıcılıkta aşacaklar.
Serinin tüm filmlerini
buradan indirebilirsiniz. Torrent "complete collection " olduğu için içinde filmlerin yapımıyla ilgili bir documentary filmi ve yine özel final filmi sayılan, filmlerden özel bölümleri içeren Slaughter Speacial filmini de içeriyor. İngilizce altyazılıdır, Türkçe altyazıları filmlerin tek tek başlıklarında bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder