30 Aralık 2011 Cuma

Men Behin the Sun 731/ Hei Tai Yang 731

 
Yapım yılı: 1988

Yönetmen: Tun Fei Mou

Ülke: Hong Kong

Dil: Çince

Uzakdoğu sinemasının gore konusunda aşmışlığınının güzel örneklerinden olan Men Behind Sun 731, gerçek mekanlar ve olaylardan alıntılar yapılarak yarı documentary tarzında hazırlanmış bir film. Yine Men Behind Sun adıyla devam eden 4 filmlik serinin de ilk filmi aynı zamanda. Filmde görülenlerin gerçekten yaşandığını göstermek adına, gerçek olaylara sadık kalınmış, filme konu edilen, Mançurya'daki Birim 731 ve orada eğitim gören Gençlik Birimleri de gerçekten olan şeyler.

Filmin konusu, Japonya'nın Çin'i işgali sırasında Mançurya'da kurduğu 731. birimde Mengele'vari bir doktor olan Shiro Iishi'nin biyolojik silah geliştirmek amacıyla topladıkları Çinli mahkumlar (bir tane de Rus vardı, nereden bulmuşlarsa artık) üzerinde yaptıkları deneyler ve işkenceler. Film boyunca sürekli tarihler, yerler, haritalar, deneye maruz kalan insanların adları(Rus kadının adı Natasha İvanova'ydı, o anda deneklerin gerçekçiliği hissi bir anda gözümde sıfıra indi. Hollywood bile daha gerçekçi isim koyuyor, Natasha İvanova ne yaa. Fake göründü o anda bütün denekler) not düşüyor film boyunca. Bu da insanların izledikleri bir kısmı akıl almaz olan deneylerin(hele biri gore film tarihinde en güzel düşünülmüş şeylerdendi, meşhur kol sahnesi) bir zamanlar harbiden yapıldığını ve birilerinin bunları yaşadığını sürekli gündemde tutup rahatsız etmeyi amaçlıyor. Eğer ki gerçekse, yine bir Japon yaratıcılığı ile karşı karşıyayız, yok değilse, bu kez yaratıcılık Çin'den gelmiş.


Film, Japon savaş suçları ve özellikle de Japon'ların insanlar üzerindeki deneyleri konusuna bu denli değinmiş ilk film olma açısından orijinallik taşıyor. Naziler ve onların eziyetleri başta Hollywood sinemasının hiç eskimeyen senaryo kaynağıyken, Japon işgali sırasında Uzakdoğu ve de Pasifik ada ülkelerinde Japon birliklerinin yaptığı katliam ve savaş suçlarına fazla değinen çıkmıyor, zira şu an Japonya'nın konumunu ve Yahudi lobisinin ne kadar etkili olduğunu düşünürsek, şaşırtıcı da değil. Ufak ada ülkeleri fazla sesini çıkaramadığından filmlerde Japonların yaratıcı işkence tekniklerini pek fazla göremiyoruz.

Propaganda filmi olarak nitelense de, filmde belirgin bir kötü millet figürasyonu yok. Gençlik Kuvvetleri adı altında eğitime getirilmiş Japon çocuklar olan bitene gücü yettiğince vicdan muhasebesi yaparak karşı çıkabiliyorlar. Yani filmdeki tüm Japonlar kötü değil.

Birim 731'den gerçek resimler

Bir de, beni gülmekten kopartan sahne vardı. O ayrıntıyı nasıl yakalamışsa yönetmen, böyle bir filmde güldürmeyi başarmış. Spoiler vermek istemiyorum, komiklği kaçmasın. Tek diyeceğim şey geyşa sahnelerine dikkatli bakın, atlamayın. Zaten ne demek istediğimi anlayacaksınız. Filmde bunun gibi birkaç absürd olay ve de karakter var. Arada gülümseten bir film yani.


Dünyaya her fırsatta medeniyet dersi vermeye kalkan Batı ülkeleri, yamyam filmlerinde çatır çatır hayvanları katlederken, batı insanının kedi, köpek, cenin yemekle itham edip canavar gibi gösterdiği Çinlilerin, kedi sahnesinde kullanılan hayvanı acaip yöntemler geliştirerek, öldürmeden o kadar gerçekçi bir sahne çekmeyi başarmış olması da batıya biraz mesaj vermeli diye düşünüyorum. Film çok düşük bir bütçeyle çekilmiş olmasına rağmen, efektler çok kötü değil, şartlara göre başarılı bile. Birçık sahne çok sırıtmıyor açıkçası. Bu yönden de tüm ekibi, özellikle de Mançurya'nın dondurucu soğuklarında çekilen kol dondurma sahnesinde, gerçekten buz ısırması olmaktan son anda kurtulan oyuncuyu tebrik etmek lazım.



Trailer:


 Torrent için tıklayın

Altyazı için tıklayın 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder