Yönetmen: Dario Argento
Ülke: İtalya
Dil: İtalyanca
Şimdi, bu filmi aslında hiç yazmamayı düşünüyordum, 2012 yılına girmemize artık saatler var, hala Suspiria'yı izlemeyen biri kalmamıştır herhalde diye düşünüyordum. Ama işte, elbet genç nesilden bu filmden habersiz birkaç kişi vardır, olur da izlemelerine vesile olurum falan diye, bu başyapıta da bir değineyim dedim. Arşivin en sağlam parçalarından birini, sırf biliniyor diye (Texas chainsaw için de aynısı geçerliydi) es geçmek olmaz, hem de gore filmlerin en vakit kaybı olanlarından bile bahsettikten sonra.
Suspiria bir cadı filmi altyapısında. Film, Suzy isimli genç bir Amerikan öğrencinin Almanya'da bir bale okuluna gitmesiyle başlar. Uçaktan iner inmez aksilikler peşini bırakmamasına rağmen okula devam etmeye kararlıdır. Oysa bilmediği şey, okulun aslında 1900'lerin başında, cadılar tarafından açılmış ve halen de cadılar tarafından yönetilen bir okuldur, ve cadılar bu Suzy'ye kafayı fena halde takmışlardır.
Filmin mekanları, hem gothic, hem de gore temasıyla birleşecek ölçüde "kırmızı". Bu rengin hakimiyeti, film boyunca azalmıyor, hatta artıyor hep. Filmin geçtiği bale okulu mekan olarak mükemmel, hem de tartışmasız. Cadılara ait bir bina ancak bu kadar güzel tasarlanabilirdi. Müzikler de bina kadar etkileyici. Kısacası hem göze, hem kulağa hitap eden bir film Suspiria. Gore sahnelerin kullanımı ve o esnada kamera açıları da, zaten aşmış. Hani aşmış bir filmden bahsettiğimden öyle tek tek anlatma ihtiyacı da hissetmiyorum. sonuna kadar geren, cadılar üzerine kurgulanmış, yer yer sürprizlere sahne olan (hep surpriz olmuyor aslında tarza aşina insanlar için özellikle de) filmin senaryosundaki ufak tefek aksamalar da görselliğin altında kaybolup gidiyor. Zaten senaryoda öyle aşmış, akıl karıştırıcı oyunlar da yok, çok geren, az sürpriz yapan bir film.
Filmin en büyük eksisi diyaloglar. Kötü oyunculuktan bile daha kötü tek şey bu filmde. Diyaloglar o kadar basit ve inandırıcılıktan uzak ki, insan artık ara ara gülmek istiyor, hele de öğrencilerin konuşmalarına. Bu konuda gerçek mi bilmediğim bir rivayet var, Argento, senaryoyu ilk yazdığında filmdeki öğrencilerin yaşları 12-13 falanmış, yani erken ergenlik dönemindeki çocuklar konu alınıyormuş. Ama bu kadar kanlı şiddet sahnelerinin o yaştaki kızlara uygulandığı bir filmin sansür yüzünden elde patlaması ihtimaline karşın (Babası uyarmış sanırsam) yönetmen yaşları 18'in üstüne çekmiş. Çekmiş çekmesine ama diyalogları bu yaş grubuna uyarlamamış, bu yüzden de koca koca kızların çocuklar gibi davrandıkları bir film çıkmış ortaya.
Film aslında yönetmenin kurguladığı bir cadı üçlemesinin ilk filmidir. Üç filmin de hem esin kaynağı, hem konusunu oluşturan Thomas de Quincey'in Suspiria de Profundis diye bir romanının bahsettiği Üç Ana cadı efsanesidir. Buna göre, üç ana cadıdan en yaşlısı Freiburg'da yaşayan ve Mater Suspiriorum (inlemeler cadısı-Lady of Sighs) olarak bilinen cadı, filmin baş cadısı yani "Black Queen" olarak geçen karakter. Diğer iki cadı da üçlemenin diğer filmlerinin baş cadılarıdır.
Bu kadar bilgi yeterli filmle ilgili. Bence ne yapın, edin, izleyin. Bu türe sempatiniz var ve henüz izlemediyseniz de arayın, bulun. Ha, hala izlemeyen kaldı mı acaba, bu da tartışılır ama, neyse.
Trailer:
Torrent için tıklayın
Altyazı için tıklayın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder