Yönetmen: Jonathan Liebesman
Ülke: Amerika
Dil : İngilizce
Bir devam filmi niteliğinde olan ve serinin en başarılı filmi saydığım bir film " The Texas Chainsaw Massacre: The Beginning" Adından da belli olduğu gibi meşhur katilimiz Leatherface'in ve ailesinin hikayesinin başladığı günlere götürüyor bizi. Serinin sözünü bile etmek istemediğim, resmen baymış iki devam filminin ardından kelimenin tam anlamıyla "ilaç gibi". Şöyle ki, en başta Leatherface'in ve kardeşi Şerif Hoyt'un geçmişlerini, ailelerinin geçirdiği evreleri ilk kez açıklayıcı bir dille anlatıyor. Hani, artık doğru düzgün mevzu bulamamaktan 30 yıl geriye gitmeyi çare edinmiş Hollywood'un bu yolla çekebileceği en iyi film olmuş ayrıca. Zaten artık gore filmler anlamında asla bekleneni veremeyen, onca teknolojiye rağmen gerçeklikten uzak ve kan dışında gore öğe bulundurmayan, yaratıcılığı zaten çoktan sıfıra inmiş Amerikan sinemasından da fazla birşey beklemek gereksiz olurdu.
Filme gelirsek, gelişmeler eski filmlerle paralel olsa da, bu kez kendimizi yıllar öncesinde buluyoruz, yani yamyam ailenin hala normal olduğu ve katilimiz Leatherface'in de henüz bebek olduğu günlerde. Sebebi bilinmeyen tuhaf bir deri hastalığına sahip olan bir bebek annesi doğum sırasında ölünce çöp konteynırında terkedilir ve aile tarafından bulunur. O sıralar kasaba terkedilmiş değildir ve insanlar kesimhanelerde çalışmaktadır. Yıllar sonra Thomas adı verilen gençte (Leatherface diye çağırılan) bu kesimhanelerde et paketleyici olarak çalışmaktadır. Ama bir kararla kesimhaneler kapatılır ve daha iyi bir yere taşınmasına karar verilir. Bu olaydan sonra Thomas ilk cinayetini işler ve katillik kariyerine ilk adımı atar.
Filmin bu seferki kurbanları ise Vietnam Savaşı'na gitmeden önce son günlerinin tadını çıkarmak üzere sevgilileriyle yola çıkan gençler. Film boyunca bir yandan eli testereli katilimizin katliamlarını izlerken bir yandan da onun nasıl yönlendirildiğini, nasıl zamanla psikopat ve öldürmeye programlı bir canlıya dönüştüğünü görüyoruz. Ve tabii ki filmin esas kötü adamı olan Şerif Hoyt tarafından (nasıl şerif olduğuna da filmde gorebilirsiniz) nasıl kullanıldığını da.
Sahneler yine klasik Testere Katliamı tadında. Pek orijinallik getirilmemiş. Buna rağmen gore unsurlar tatmin edici . Ayrıca bu keza eski filmlere göre daha fazla psikolojik çözümleme var. Ama filmin ikinci bölümünde ciddi bir aksiyon mevcut. Kovalamaca sahneleri sonuna doğru yer yer sıkmaya başlıyor ve insan "Artık keseceksen kes!" noktasına geliyor.
Film, Leatherface sevenlere ve teenslasher izlerken sıkılmayanlara birebir gelebilir. İlk filmden sonraki tüm filmlerde olayın artık "Elinde testereli bi adam öylesine gelen geçeni kesip duruyor" konumuna gelmesinden sonra (1974 yılındaki orijinal yapımda bir tek Leatherface ve ailesiyle ilgili biraz daha bilgiye sahip oluyoruz, ötekilerin olayı tamamen aynı. Leatherface öylesine bir testereli adam gibi gösterilmiş) seriyi bir nevi kurtaran film kesinlikle bu. İlk filmden sonra karanlıkta kalan noktaların aydınlatılması açısından da film önem kazanıyor.
Trailer:
Torrent için tıklayın
Altyazı için tıklayın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder